Subscribe

RSS Feed (xml)

Powered By

Skin Design:
Free Blogger Skins

Powered by Blogger

6 Ağustos 2013 Salı

ingiltere vizesi Amsterdam Gezilecek Yerler

Amsterdam şehir merkezini; yürüyerek, bisikletle ya da tramvay ile keşfedebilirsiniz. Civar rotalar için ise bisiklet ya da araç kiralamak gerekebilir. Dam Meydanı ingiltere vizesi ingiltere vizesi- dekor Amsterdam’da neredeyse her yol, Dam Meydanı’na çıkar. Hatta tam kaybolduğunuzu düşündüğünüz anda, bir de bakarsınız ki aslında Dam Meydanı’na yürüyorsunuz. Kısacası bu bölge şehrin en merkezi alanıdır ve etrafı görkemli mimari eserlerle çevrilidir. Burada dikkatleri ilk çeken bina, Koninklijk Sarayı’dır. Saray, dönemin işlek liman bölgesi olan Damrak’a bakar. Binanın arkasında, omuzlarında dünyayı taşıyan Atlas heykeli dikkatleri çeker. Dış ve iç mekân olarak saray, keşfedilmesi gereken bir mimari eserdir. Sarayın hemen yanında ise Nieuwe Kerk (Yeni Kilise) yer alır. Aslında bu kilise yeni değildir, fakat binada pek çok restorasyon yapıldığı için bu isimle anılmaktadır. Kraliyet ailesi düğünleri, bu kilisede yapılır. Bir protestan kilisesi olan yapı, protestanların sadeliğe olan inançlarını biraz olsun değişikliğe uğratmıştır; kilise oldukça süslü yapısı ile dikkatleri çeker. Meydanda bulunan Ulusal Anıt ise II. Dünya Savaşı kurbanlarını anar ve Hollanda’nın savaşta üstlendiği rolü vurgular. Meydanda dikkatinizi çekecek bir başka bina ise Madame Tussaud’s müzesidir. Ünlülerin balmumu heykellerini görmek ve onlarla fotoğraf çektirmek isterseniz, müzeye mutlaka uğrayın. Ayrıca müzenin üst katlarına çıkarak meydanda akıp giden hayatı uzaktan izleyebilirsiniz. Anne Frank Huis (Anne Frank Evi) ingiltere vizesi ingiltere vizesi- dekor Prinsengracht’ta bulunan Anne Frank Evi, Nazilerden saklanan Yahuduleri anmak için müzeye dönüştürülmüş bir yapıdır. O dönemlerde kimi Amsterdamlılar saklayabildikleri kadar fazla Yahudi’yi evlerinde gizliyorlardı. Anne Frank de bu evde, ailesiyle birlikte, küçücük bir odada saklanmış ve yaşadıklarını günlüğüne yazmıştı. Aileden hayatta kalan tek fert Anne’in babası olmuş ve Anne’in günlüğü eline geçtiğinde, yaşananları herkesin duyması için günlüğü yayımlatmıştır. Anne Frank’in günlüğü yayınlanır yayınlanmaz pek çok kişi gelip bu evi görmek istemiş ve 1960 yılında Anne Frank Evi müzeye dönüştürülmüştür. Ev, Anne ve ailesinin barındığı dönemdeki hâliyle korunmaktadır. Red Light District Amsterdam denilince akla gelen ilk yerlerden biridir, Red Light District (Kırmızı Fener Bölgesi). Amsterdam; fuhuş problemini, denetleme altında tutulan bu bölgenin oluşturulması ile bir çözüme kavuşturmak istemiştir. Bu bölgede çalışanlar, sağlık denetiminden geçerler ve vergi öderler. Pek çok turist; ünlü cadde vitrinlerini görmek, bölge atmosferini keşfetmek için bu bölgeye akın eder. Bölgede ayrıca süslemeli köprüler ve Amsterdam’ın en güzel kanalları dikkatleri çeker. Sint Nicolaaskerk (St. Nicholas Kilisesi) Prins Hendrikkade caddesinde bulunan Sint Nicolaaskerk, Amsterdam’ın merkezinde bir Katolik Kilisesi’dir. Neo-Barok ve neo-rönesans stillerinde inşa edilen kilisede, iki kule ve iki kulenin ortasında bir de barok stilinin bir olmazsa olmazı sayılan gül motifli pencere bulunur. Oude Kerk (Eski Kilise) Amsterdam’ın ilk yerel kilisesi olan (burada yaşayanlarca yaptırılan) ve Gotik tarzda inşa edilmiş olan Eski Kilise’nin geçmişi orta çağlara kadar dayanır ve kilise, şimdiki Red Light District bölgesinde bulunur. Daha önce bir mezarlık olan alanın üzerine inşa edilmiş olan kilisede bu kişilerin anısına yaptırılmış pek çok mezar taşı bulunur, kilise çatısı ise orta çağda görülebilecek en büyük tahta kubbeye sahiptir. Kilisenin döşeme tahtaları ise en iyi akustiği veriyor olmalarıyla bilinirler. Rembrandt’ın ailesiyle birlikte sık sık bu kiliseye geldiği ve Rembrandt’ın çocuklarının burada vaftiz edildiği bilinmektedir. Rembrandt’ın eşi Saskia buraya defnedilmiştir. Zuiderkerk (Güney Kilise) 17. yüzyıl protestan kilisesi olan Zuiderkerk, Nieuwmarkt bölgesinde bulunur. Rembrandt için önemli bir rol oynayan diğer bir yapı olan kilise, aynı zamanda Claude Monet’nin bir eserine de konu olmuştur. Amsterdam rönesans stilinde inşa edilen kilisenin kulesi ise oldukça dikkat çekicidir ve bölgeye hâkim bir görünümü vardır. Rembrandt’ın üç çocuğu ve çok sevdiği bir öğrencisi olan Ferdinand Bol burada defnedilmiştir. Amstel Nehri ve Köprüler Amstel, Amsterdam’ın hareketli su yolu trafiğine ev sahipliği yapan işlek bir nehirdir. Nehir kıyısında bulunan Muziek Theater’a giderek (bkz: Eğlence) göz alıcı manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Nehir üzerinde ayrıca görenleri büyüleyen iki köprü bulunur: Blauwbrug ve Magere Brug. Blauwbrug adını burada daha önceden bulunan mavi bir köprüden alır, Rembrandtplein ve Waterlooplein bölgelerini birbirine bağlamaktadır. Kırmızı tuğlaları ve süslemeli kemerleri ile dikkatleri çeker. Magere Brug ise, beyaza boyalıdır ve bakıldığında tarihi ya da süslemeli değil, sevimli bir görünümü vardır. Köprü, açılıp kapanabilir bir özelliğe sahiptir. Magere Brug köprüsünün iki yanındaki bot evler ise genişlikleri ve zevkli iç dekorasyonları ile dikkat çekerler. Buralarda yürürken tül perdelerini açık tutmaktan asla çekinmeyen Amsterdamlıların evlerini inceleyebilirsiniz. Rembrandtplein (Rembrandt Meydanı) Kentin en hareketli bölgelerinden biri olan Rembrandtplein, adını meydanda bulunan Rembrandt heykelinden alır. Amsterdamlıların ve turistlerin uğrak noktası olan meydanda; pek çok restoran, kafe ve otel bulunur; gece hayatı da oldukça hareketlidir. Rembrandt heykelinin etrafı yeşilliklerle çevrelenmiştir, heykelin önünde ise Rembrandt’ın De Nachtwacht (Gece Devriyesi) eserinden esinlenilerek – Rus sanatçılar Alexander Taratynov ve Mikhail Dronov tarafından – yapılan 22 bronz heykelcik bulunur. Bir not: Gece Devriyesi resmini Amsterdam Rijkmuseum’da görebilirsiniz. Leidseplein (Leidse Meydanı) Weteringschans, Marnixstraat ve Leidsestraat caddelerinin buluştuğu noktada bulunan meydan; gece hayatının en hareketli bölgelerindendir. Meydan etrafında toplanmış küçük sokaklarda zevkinize göre bar, kafe, restoran, gece kulübü , vs. bulabilirsiniz. Bozukluklarınızı hazırlayın: yazları burada gösteriler yapan sokak sanatçılarına ya da müzisyenlere rastlayabilirsiniz. Kışları ise; Rijkmuseum önünde bulunan havuz, buz paten sahasına dönüştürülür, şehir ışıklarıyla bir ahenk oluşturan bu görüntü bile Amsterdam’da unutulmazlarınız arasında yer alacaktır. Meydanda ayrıca orijinal boyutlarda iguana ve kertenkele heykellerinin bulunduğu ilginç bir park bulunur. Vondelparkingiltere vizesi ingiltere vizesi- dekor İsmini, ünlü şair Joost van der Vondel’den alan Vondelpark’ta yeşillikler ve ağaçlar görenleri büyüler, parkın göletlerinde kuğular ve ördekler gezinir. Bir film müzesini, bir açık hava tiyatrosunu (yazları burada açık hava film gösterilerine de rastlarsınız), bir oyun alanını, pek çok restoran ve kafeyi bünyesinde barındıran Vondelpark; 46 hektarlık bir alan üzerine kuruludur. Yürüyüş yolları ve bisiklet parkurları ile de spor yapmak isteyenleri bünyesine çeker. Burada frizbi ya da futbol oynayan genç yaşlı pek çok Amsterdamlıya ya da turistlere rastlayabilirsiniz. Müzeler Museumplein (Müze Meydanı) olarak anılan bölgede Rijk Müzesi, Van Gogh Müzesi ve Stedelijk Müzesi gibi müzeler; bir arada bulunur. Rijksmuseum (Ulusal Sanat Galerisi) Hollanda sanatını, özellikle 15. ve 17. yüzyıl resim sanatı eserlerini, en kapsamlı bir şekilde görebileceğiniz Rijksmuseum; Rembrandt’tan, Vermeer’e, Frans Hals’tan, Jan Steen ve Ruysdael’e pek çok Hollandalı sanatçının eserlerini bünyesinde barındırır. Bu eserlerle birlikte müzede; El Greco, Rubens ve Tintoretto gibi sanatçıların eserleri ve el sanatları, heykel, mobilya, porselen gibi koleksiyonlar da bulunur. Mimari tasarımını Cuyper’in yaptığı gotik ve rönesans motifleri ile inşa edilmiş müze, birbirleri ile bağlantılı salonlardan oluşur. Bina, hem içeriden hem de dışarıdan görünümüyle Hollanda sanatının geçmişini yansıtır. Van Gogh Müzesi Rijkmuseum’un aksine Van Gogh müzesi, Gerrit Rietveld tarafından tasarlanmış, oldukça modern bir binada yer alır. Müzede, Van Gogh’un çeşitli eserlerini görebilir, çağdaşlarının da Gogh ile aynı zaman diliminde ortaya çıkardığı eserleri inceleyebilirsiniz. Zaman zaman konsepti değişen başka sergiler de burada yapacağınız gezintiye ayrı bir renk katar. Vincent’ın Yatak Odası, Patates Yiyenler ve Vazodaki Ayçiçekleri; Gogh’un müzedeki bazı önemli eserleri arasındadır. Stedelijk Müzesi Amsterdam modern sanatının temsilcisi Stedelijk Müzesidir. Müzede avangart COBRA hareketinin kurucularından olan Karel Appel tarafından boyanmış bir oda ile avangart süpermatizm hareketinin öncülerinden olan Kazimir Malevich resimlerinin yer aldığı geniş bir koleksiyon bulunur. Bir not: COBRA hareketi; ismini Copenhagen (Kopenhag), Brüksel ve Amsterdam şehirlerinden alır. Renk ve şekillerde özgürlük düşüncesi üzerine kuruludur ve sürrealizme antipati besler. Süpermatizm ise geometrik şekiller (özellikle kare ve daire) üzerine odaklanmış bir Rus sanat hareketidir. Civar bölgeler Amsterdam Bos Amsterdam’a sadece 3-4 km uzaklıkta bulunan Amsterdam Bos, 800 hektarlık bir alan kaplayan çok büyük bir ormanlıktır. Burada; pedallı kiralayabileceğiniz, kürek çekebileceğiniz , yelken yapabileceğiniz pek çok göl ve gölet; yürüyüş alanları, bisiklet parkurları, açık hava tiyatrosu, ahırlar, piknik ve kamp alanları, peynirci çiftlikleri vs. bulunur. Monnickendam, Marken, Volendam ve Edam Amsterdam’ın kuzeyine doğru yol alın ve sırasıyla Monnickendam, Marken, Volendam ve Edam kasabalarını keşfedin. Bu rota boyunca göreceğiniz kasabalar, kendi hâlinde yaşam tarzları ile dikkatleri çeker ve bu yüzden turistik abartılarla boğulmamış gerçek geleneksel yaşamı temsil eder. Ahşap evleri ve kendine özgü mimarisi ile dikkatleri çeken balıkçı kasabası Monnickendam, tipik bir kuzey kıyı kasabasıdır. Daha önceleri işlek bir liman şehri olan kasaba, şimdi daha sakin bir hayat sürmektedir. Marken ise, genellikle Kalvenci Hollandalılar’ın yaşadığı bir kasabadır. Burada yaşayanlar genellikle geleneksel kıyafetler giymeyi tercih ederler. Buradaki insanlar sıcak ve arkadaş canlısıdır. Küçük bir kafede bir şeyler içtiğinizde kendinizi evinizde gibi hissedersiniz. Volendam; Marken ve Monnickendam’ın kuzeyinde yer alır. Burada sevdiklerinize hediyelikler bulabileceğiniz mağazalar bulunur. Rıhtımdaki kafelerde Kuzey Denizi’ni izleyerek hülyalara dalabilirsiniz. Amsterdam’ın kuzeyinde peynirleri ile ünlü Edam kasabasında, peynir atölyelerini gezebilirsiniz.Edam ayrıca tarihi, kafeleri, binaları ve birbirinden güzel meydanları ile uğrak bir turist rotasıdır. Haarlem Orta çağ dönemi izlerini hâlâ kaybetmemiş olan bu şehir, Amsterdam’ın 20 km batısında bulunur. Haarlem aynı zamanda laleleri ile ünlüdür ve bu yüzden şehir aynı zamanda “çiçek şehri” adıyla da anılır. Nisan ayı ortalarından Mayıs sonuna kadar Amsterdam’dan Haarlem’e yolculuk edenler, yol boyunca muhteşem çiçek manzaralarıyla karşılaşırlar. Rijkmuseum’da da çeşitli eserlerini görebileceğiniz Frans Hals, burada doğmuştur ve kentte Frans Hals Müzesi bulunur. Şehir merkezine ve Grote Markt bölgesine giderek şehrin mimarisini keşfedebilirsiniz. Zaandam Amsterdam’ın ünlü yel değirmenlerinden bazılarını görmek isterseniz rotanızı Zaandam’a çevirin. Çiftlikleriyle, ahşap evleriyle, peynir atölyeleriyle, marangoz, tahta pabuç ve kalay atölyeleriyle burası adeta bir yaşayan müzedir. Buraya geldiğinizde yedi yel değirmenlerini mutlaka keşfedin. Zaan nehri civarında ise bölge geçmişini ve yaşam tarzını keşfedebileceğiniz bir gezinti yapın. Zaandam, Amsterdam’ın 11 km kuzeybatısında yer alır. Muiden “Ancak masallarda görülebilir” diyebileceğiniz bir kaleyi yakından görmek isterseniz Amsterdam’ın 17 km doğusunda bulunan Muiden’a mutlaka uğramalısınız. Bu kasaba Amsterdam’ın savunma hattında yer almıştır ve bu yüzden Muiden’da orta çağdan bu günlere ulaşmış pek çok savunma yapısı görmek mümkündür. Size unutulmaz bir görsellik sunacak bu kasabayı Amsterdam gezi planınıza eklemelisiniz. Naarden Muiden’dan sonra 9 km daha doğuya ilerlerseniz muhteşem manzaralara şahit olabileceğiniz Naarden kasabasına ulaşırsınız. Burada tavan resimleriyle ün yapmış Saint Vitus Kilisesi bulunur. Kilisenin çan kulesine ulaşarak muhteşem manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.

4 Ağustos 2013 Pazar

ingiltere vizesi Belgrad Tatili ve Turu

Her köşesinde farklı bir kültürün ayak izine rastlanan ve iki nehri kavuşturduğu gibi tarih ve modernliği de birbiriyle buluşturan Belgrad; her sene dünyanın birçok yerinden gelen ziyaretçilere kapılarını açmaktadır. Ayrıca bu gözde başkent; ışıl ışıl mağazalarıyla alışverişin keyfini sonuna kadar yaşatabildiği gibi, eğlencenin her türlüsünü günün her saatinde sunabilmektedir. Hem şehir merkezinde hem de şehirden uzaktaki yerleşim bölgelerinde bulunan tarihî ve turistik mekânları ile Belgrad, Avrupa’nın hızla yükselen şehirlerinden biridir. ingiltere vizesi ingiltere vizesi- dekor Belgrad güvenli bir şehirdir; fakat tatilinizin sorunsuz ve en güzel şekilde geçmesi için bazı noktalar göz önünde bulundurulmalıdır. Özellikle toplu taşıma araçlarında ve kalabalık yerlerde hırsızlık gibi bir durumla karşılaşmamak için özel eşyalarınıza azami ölçüde dikkat etmelisiniz. Araba kiralamayı düşünenler özellikle taksi şoförlerine karşı hazırlıklı olmalıdır. Belgrad’da taksiciler, hız limitini aşmak konusunda kötü bir ün kazanmışlardır. Ayrıca, trafik ışıkları ve hızla yola çıkan yayalara karşı da dikkatli olunmalıdır. Genellikle geceleri, sokaklarda herhangi bir tartışmaya girmekten kaçınmalı; Sırbistan’da az rastlanır bir durum da olsa yolda söz söyleyen ve sataşanlara karşı kayıtsız kalınarak tehlike uzaklaştırılmalıdır. Belgrad’da müzeler genellikle Pazartesi günleri kapalı olmaktadır. Şehir gezi planını yaparken bu durumu göz ardı etmemenizi öneririz. Kalemegdan Kalesi ve Parkı Knez Mihailova Caddesi’nin bittiği yerde başlayan ve ihtişamıyla göz dolduran Kalemagdan Kalesi ve doğal güzelliğiyle büyüleyen Kalemegdan Parkı, Belgrad’da hem gezme hem de dinlenme amaçlı ziyaret edilen yerlerin başında gelmektedir. ingiltere vizesi ingiltere vizesi- dekor ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi İlk yerleşimin Kelt Scordisci kabilesi tarafından M.Ö. 3. yüzyılda gerçekleştiği bu tarihî yer; Türk ve Slav kabileleri başta olmak üzere birçok kabile tarafından zapt edilmiş, aynı zamanda Roma ve Osmanlı gibi güçlü imparatorlukların sınırlarına girmiştir. Osmanlı Devleti’nin etkisini yansıtan İstanbul Kapısı, Kalemegdan Kalesi’nin ana girişini oluşturmaktadır. Kale’ye girdikten sonra karşımıza çıkan Zindan Kapısı ise asıl yapısının bozulmadan inşa edildiği terasıyla ziyaretçilere eşsiz bir Tuna Nehri manzarası sunmaktadır. Kale’nin etrafını çevreleyen geniş Kalemagdan Parkı’ne geçtiğimizde, ilk gözümüze çarpan unsur Victor Anıtı’dır. Bu anıtın daha önce Terazjie bölgesine dikilmesi planlanmış; fakat daha sonra bu parkın sınırları içerisine inşa edilmesine karar verilmiştir. Bir elinde şahin, diğer elinde savaş kılıcı olan heykel; Sırbistan’ın bağımsızlığını sembolize etmektedir. Tuna ve Sava nehirlerinin birbirine kavuştuğu bölgede yer alan Kalemagdan Parkı; basketbol ve tenis kortları, müzeleri ve kafeleriyle başkentin en önemli gezi durakları arasında yer almaktadır. Aziz Sava Katedrali Avrupa’nın en büyük 10., Sırbistan’ın ise en büyük katedrali olan Aziz Sava Katedrali’nin hikâyesi; 1550-1553 yılları arasında Osmanlı Donanması’nın kaptan-ı deryası olan Sinan Paşa’nın kayıtlarına dayanmaktadır. Bu kayıtlara göre katedral,1594′te başpiskopos Sava’nın Mileševa Manastırı’ndan taşındıktan sonra yerleştiği ve öldüğünde gömüldüğü yerin üzerine inşa edilmiştir. Yapımına Bogdan Nestorović ve Aleksandar Derok tarafından 1935 yılında başlanan katedralin inşası, 2. Dünya Savaşı ve Tito dönemlerinde yaşadığı duraksamalarla ancak 1985′ten sonra tamamlanabilmiştir. Hatta katedralin iç dizaynı hala bitirilememiş ve yapının sadece kuzey cephesi ziyarete açılmıştır. Her yıl Paskalya Bayramı gibi birçok dinî kutlamaya ev sahipliği yapan katedralin10.000 kişilik bir kapasitesi bulunmaktadır. Adres: Vračar, Belgrad, Sırbistan Yükseliş Kilisesi (Crkva-Svetog-Vaznesenja) 1863 yılında Prens Mihailo Obrenović’in emriyle yaptırılan ve halkın bağışlarıyla finanse edilen Yükseliş Kilisesi, Admirala Geprata caddesinde bulunmaktadır. Eski Sırp manastır örneklerini izleyerek inşa edilen bu kilisede romantizm akımından beslenen birçok öge yer almaktadır. İkonalar, eski kitaplar, altın kalıntıları ve 19. yüzyıldan kalma daha birçok esere sahip olan kilise, aynı zamanda çanları ile ünlüdür. Öyle ki, Belgrad Prensliği özerkliğini ilan ettikten sonra ilk çan bu kilisede çalınmıştır. Adres: Admirala Geprata Street 19, Belgrad, Sırbistan Telefon: +381 11 3 231 940 Knez Mihailova Caddesi Sırbistan’ın en eski yerleşim bölgelerinden biri olan Knez Mihaliova Caddesi; birçok tarihî binasıyla kültüre, ünlü mağazalarıyla ekonomiye ve modern kafeleriyle de eğlenceye hizmet veren önemli bir yer konumundadır. Roma ve Osmanlı kültürünün izlerini taşıyan bahçelere, su kaynaklarına ve binalara sahip olan cadde; 1867 yılından sonra gerçekleştirilen şehir planlamasıyla bugünkü hâlini almıştır. Caddenin en önemli sembollerinden biri olan Prens Mihailo Heykeli, heykelin solundaki Ulusal Tiyatro binası ve arkasındaki Ulusal Müze; Knez Mihailova’nın kültürel ve sanatsal dokusunu temsil etmektedir. Zengin ailelerin ve önemli kişiliklerin evleriyle dolu olan cadde, aynı zamanda Belgrad’da alışverişin merkezi olma özelliği göstermektedir. Ulusal Müze (Narodni Muzej) Belgrad’ın en eski ve en önemli müzesi olan Ulusal Müze, 1844 yılında Sırp yazar Jovan Sterija Popović’in girişimiyle kurulmuştur. Arkeoloji ve nümizmatik gibi farklı alanları kapsayan 34 adet koleksiyona sahip olan müze; yaklaşık 40.000 eseri ziyaretçilerine sunmaktadır. Ulusal Müze; arkeolojiden sanat tarihine, tarihten sosyolojiye kadar birçok bilim dalına ışık tutmaktadır. Tarihî birçok malzeme dışında, yerli ve yabancı birçok sanatçının orta çağdan günümüze uzanan birçok eseri de Ulusal Müze’nin çatısı altında toplanmıştır. Müzede; Lepenski Vir’in heykelleri, Kral Radoslav’ın demir paraları, Paja Jovanović’in resimleri gibi Sırp tarihine ışık tutan birçok örneğin yanında; İtalya (Caravaggio, Titian vb), Fransa ( Monet, Renoir vb), Japonya (Kunisada, Toyokuni,), ve Hollanda (Van Gogh, Rembrant) gibi birçok ülke sanatının başyapıtları da bulunmaktadır. Aynı zamanda Ulusal Müze, Sırp kültüründe önemli bir tarihî miras değerinde olan 12. yüzyıldan kalma Miroslav (“Miroslavljevo Jevanđelje”) İncil’ini de bünyesinde barındırmaktadır. Adres: Republika Srbija, 1a, Belgrad, Sırbistan Telefon: +381 11 33 06 048 Cumhuriyet Meydanı Belgrad’lıların buluşma noktası olan Cumhuriyet Meydanı; Prens Mihailo Obrenovic’in atın üzerinde resmedildiği heykeli, Sırbistan Ulusal Parlamentosu ve Posta Merkezi gibi birçok önemli yapıya ev sahipliği yapmaktadır. Şehrin şu anki merkezi olan bu yerde, 18. yüzyılda Avusturyalılar tarafından, İstanbul’a açılmak amacıyla Stambul Kapısı adı verilen bir yapı inşa ettirilmiş ve kapı,19. yüzyıl sonlarına doğru şehirde Sırp otoritesi sağlandıktan sonra yıkılmıştır. Bu tarihten sonra şehrin karakteristiğini oluşturan binalar sırayla yapılmaya başlanmış ve meydan bugünkü hâlini almıştır. Bu ünlü alan aynı zamanda İkinci Dünya Savaşına kadar bir tramvay istasyonu ve savaştan sonra Kızıl ordu mensuplarını anma yeri olarak da faaliyet göstermiştir. Kraliyet Sarayı ve Beyaz Saray (Beli Dvor) Dedinjie’de aynı kompleks içerisinde bulunan Kraliyet Sarayı ve Beyaz Saray, Kral I. Alexander ve ailesinin emriyle yaptırılmıştır. Košutnjak Ormanı, Topčider ve Avala Dağları ile çevrilmiş eşsiz bir manzaraya sahip olan bu saraylar; eklektik bir mimari anlayışıyla inşa edilmeleri açısından da önemlidir. 1924 ve 1929 yılları arasında inşa edilen Kraliyet Sarayı; kameriyeler, havuzlar, konser terasları ve köşklerle donatılmıştır. Sarayın Tören Salonu’ndaki Dečani ve Sopoćane manastırlarından alınan freskoları göz alırken; Mavi Salon’daki barok tarzı ile Altın Salon ve yemek odasındaki Rönesans stilinin karışımı, benzersiz bir mimari güzellik de içermektedir. Mimar Aleksandar Đorđević tarafından 1934 ve 1937 yılları arasında yapılan Beyaz Saray, klasik mimariden izler taşımaktadır. Birçok salonu, XV. ve XVI. Louis tarzıyla dekore edilen saray; aynı zamanda 35.000 adet kitap arşivine sahip bir kraliyet kütüphanesi ve binayla bağlantısı olan özel bir kiliseyi bünyesinde barındırmaktadır. Adres: Dedinjie, Belgrad, Sırbistan Sırbistan Tarihi Müzesi (Istorijski Muzej Srbije) İlk Sırp ayaklanmasının 150. yıl dönümünde, 1954 yılında faaliyete geçen müze; eski zamanlarda Prens Miloš Obrenović’in evi olarak işlev görmüştür. İlk olarak Birinci (1804 – 1813) ve İkinci (1815) Sırp ayaklanmaları konseptinde sergiler sunan müze daha sonra koleksiyonunu genişletmiş ve şehrin en önemli müzelerinden biri hâline gelmiştir. Müze; orta çağ, yabancı yönetimler dönemi, 1804 – 1918 arası dönem, 1941-1945 halk ayaklanmaları dönemi ve en son da İkinci Dünya Savaşı sonrası dönem olarak kronolojik bölümlere ayrılmaktadır. Adres: Djure Jaksica 9, Belgrad, Sırbistan Telefon: +381 11 32 87 242 Ziyaret Saatleri: Pazartesi hariç her gün 1Ekim – 1 Nisan, 11.00 -16.00 1Nisan – 1Ekim, 10.00 -17:00

2 Ağustos 2013 Cuma

ingiltere vizesi Varşova Gezilecek Yerler

Varşova oldukça yoğun trafiğiyle bilindiği için otobüs, metro ve tramway kullanmanızda fayda var. Şehirde en yeni toplu taşıma aracı olan metro hatlarının bazı noktaları ise hâlâ yapım aşamasında ve sadece kuzey-güney hattı olarak merkezle dış mahalleleri bağlamakta. ingiltere vizesi ingiltere vizesi- dekor Ülkenin en büyük üniversitesine ve araştırma merkezine sahip olan Varşova sokaklarında oldukça fazla genç insana rastlamak mümkün. Çok sayıda tarihi binayı barındıran, kültürel aktiviteleri, konser salonları ve tiyatro sahneleriyle monoton bir şehirden modern bir metropol olma yolunda hızla ilerleyen Varşova ‘da her adımda farklı bir güzelliğin tadına varacaksınız. Şehir merkezi Eski Şehir (Stare Miasto) Tarihi 13. yüzyıla kadar dayanan Varşova’nın en eski ve en cazibeli kısmı, kuşkusuz Stare Miasto’dur. II. Dünya Savaşı’ndan sonra moloz yığınına dönüşen bu meydan, günümüzde UNESCO tarafından korumaya alınmıştır. _ Rönesans, barok ve gotik unsurların yer aldığı kiliselerin de bulunduğu meydanda tarih soluduğunuz dar sokaklarda romantik yürüyüşler yapabilirsiniz. Meydanda ayrıca eserlerini sergileyip satan sanatçılara, faytonla gezintiye çıkan turistlere rastlayabilirsiniz. Günün yorgunluğunu atmak içinse kafe ve publarda kısa molalar verebilirsiniz. Buralara kadar gelmişken sevdiklerinize Polonya hatırası almak istiyorsanız, çok sayıda küçük ama sevimli hediyelik eşya satan dükkân bulabilirsiniz. Çok sayıda alternatifin yer aldığı bu unutulmaz atmosferi yaşamak istiyorsanız Varşova’yı ve mutlaka Stare Miasto’u ziyaret etmelisiniz. Kale Meydanı (Plac Zamkowy) Şirin mimarisi, kaldırımların üzerindeki cıvıltılı kafeleri, müzisyenleri, balon ve hediyelik eşya satıcıları ile yirmi dört saat yaşayan bir meydan. Cıvıltısının yanı sıra meydanda gezerken her an Varşova’lı minik öğrencilerin okul partilerine de tanık olabilirsiniz. _ingiltere vizesi ingiltere vizesi- dekor Meydanda bulunan Turist Bilgilendirme masalarından Varşova haritası ve rehber kitaplar satın alabilirsiniz. Gençlerin favori buluşma mekânı olan meydana senenin sonunda yolunuz düşerse yeni yıl partilerinin de burada yapıldığını hatırlatmakta fayda var. Varşova’nın Yükselişi Anıtı (Pomnik Powstania Warszawskiego) Polonyalı halkın Nazilere karşı direnişi hatırasına dikilmiş bu etkileyici anıt, 1989 yılında açılmıştır. İsyancılara karşı mücadele ederken Stare Miasto’da girişte yer alan kanalizasyon sistemine düşen halkı sembolize etmektedir. Yeni yetme bir genci, ruhani güçleri olan bir papazı, bebekli bir kadını temsilen figürlerin resmedilmesi oldukça dramatik izler bırakmaktadır. St. Anne Kilisesi 1454 yılında Anna Mazowiecka tarafından kurulmuştur. Geçirdiği yangın, yağmalama gibi talihsizliklerden dolayı tarihin en şansız kiliselerinden biri olma özelliği taşımaktadır. II.Dünya Savaşı sırasında bombalanan kilisenin ibadet odaları yanmıştır. Varşova’nın Yükselişi sırasında atılan diğer bir bomba ile kilise oldukça zarar görmüştür. Kilisenin yeniden yapılanması 1945 yılında başlasa da o yıllarda meydana gelen bir fırtınada binanın dış cephesi yıkılmıştır. Diğer bir felaket ise 1948 yılında açılan yeraltı tünelinin kiliseye zarar vermesiyle gerçekleşmiştir. Savaş yılları sonrasında orijinal gotik unsurlara bağlı kalınarak restore edilen bu kilise için Varşova’nın kültür mirası demek yanlış olmaz. Akademik kilise özelliği de taşıyan St. Anne Kilisesi, bağımsızlık ve demokrasi hareketlerinde askeri birlikler için önemli bir rol oynamıştır. Yaşadığı talihsizliklerin gizemli büyüsü kadar ziyarete gelen turistlerin muhteşem şehir manzarasına tanık olmaları da kiliseyi unutulmaz kılmaktadır.

1 Ağustos 2013 Perşembe

ingiltere vizesi ve Londra Gezilecek Yerler

Hindistan’ın Hollywood’u olan Mumbai şehrinin kendine özgü umut ve tarih dolu bir havası vardır. Mumbai’de mükemmel bir gün İngiliz – füzyon karışımı bir mimariye sahip olan etkileyici Victoria İstasyonu’ndan trenlerin hareket etmesiyle başlar. Kalabalık istasyon, Hindistan’ın diğer şehirlerine göre daha temiz ve geniş olan sokaklar, bu sokaklardan geçen 1950 yıllarına ait görkemli taksiler ve can alıcı kırmızılıktaki otobüsler otellerine varmak için bu yollardan geçen turistlerin şehrin renkli ve enerjik havasına hemen adapte olmalarını sağlamaktadır. ingiltere vizesi ingiltere vizesi- dekor Büyüklüğü ve dünyadaki önemi bakımından Mumbai, birçok başkent şehrine göre daha güvenli sayılmaktadır. Buna rağmen daha güvenli bir gezi geçirilebilmesi için birkaç önemli ipucuna dikkat edilmelidir. Özellikle kuru mevsimde Mumbai’de tozlu hava düzeyi sağlıksız boyutlara ulaşmakta; yaz sıcağı ve nemle birleşerek dışarıda geçirilen zamanların tadını kaçırmaktadır. Bu yüzden gezi tarihleri en kurak mevsime denk getirilmemelidir. Mumbai’nin tadının çıkarılabileceği en uygun dönem havaların daha az sıcak olduğu Eylül – Nisan dönemidir. Özellikle tren ve otobüslerde hırsızlığa dikkat edilmelidir. Talebin az olduğu bölgelere doğru trenle yalnız yolculuk eden kadın yolcular, güvenlik sebebiyle trende daha kalabalık ve işlek olan ikinci sınıf kompartımanlarda yolculuk etmelidirler. Mumbai şehri de buna dâhil olmak üzere Hindistan’ın her yerinde mutlaka turistler ne yediklerine dikkat etmelidirler. Lüks, turistik restoranlar ve oteller haricinde bir yerde yemek yenirken kalın yapraklı bitkilerden oluşan yemeklerden, yumurta içeren mayonez gibi soslardan ve kıymalı yiyeceklerden uzak durulmasında fayda vardır. Özetle kaynamış, kızartılmış, fırınlanmış ve soyulmuş yani iyice pişirilmiş yiyeceklere sadık kalınmalıdır
 


ingilterevizesi ingilterevizesi